Günümüzde ebeveynler, maalesef ki, çalışma hayatının yoğunluğunu bahane ederek ne kendileri ne birbirleri ne de çocukları ile yeteri kadar ilgilenemiyor.
Dolayısıyla yalnız bireyler kadar “yalnız çocuk”lar da çoğalıyor. Bu durum ileride acısını fena halde yaşayacağımız, belki de bu gün dehşetle okuduğumuz haberlerden de anlaşılacağı üzere o kötü günlere erkenden vardığımız büyük sorunlara gebedir.
Bu gün uzmanlaşma ile birlikte doğal yeteneklerini geliştirmeyen ve her şeyi başkasından bekleyen insanlar, vaktinde vermedikleri zaman ve sevgiyi daha sonra bin bir zahmetle maddi-manevi yıpranmalar yaşanarak telafiye çalışmaktadır. Sorunlar kar topu gibi büyüyüp de anne babanın çözemeyeceği bir hal alınca da psikologların, diyetisyenlerin kapıları aşındırılmaktadır.
Bu sorunların farkına daha kolay varmak için yönümüzü çocuk edebiyatına çevirmekte fayda var. Gerçi Cemal Süreya çocukların da tıpkı büyükler gibi her şeyi anlayabileceğini söylemiş ve çocuk edebiyatı kavramına karşı çıkmışsa da bu gün bu konuda ciddi bir sektör olduğu inkar edilemez.
Böyle bakınca, yazarı “Yüreğinin Götürdüğü Yere Git” kitabını da kaleme alan, Susanna Tamaro olan Tombul Yürek mutlaka okunması gereken bir kitap
Kitabın arka kapak yazısı şöyle:
“Michele şişman bir çocuktur, ya da en azından onu ne olursa olsun zayıflatmaya karar vermiş olan annesi böyle düşünmektedir. Zavallı Michele'nin yaşamı bitip tükenmek bilmeyen cezalar ve diyetlerle geçmektedir. Onun en yakın arkadaşı olan evin buzdolabı Buzz, Michele'ye şövalyelik ünvanı verir ve onu Şövalye Tombul Yürek, Muhallebi ve Simit Markisi olarak adlandırır. Annesinin zoruyla Sıska Hamsiler Kliniği'nde kalmak zorunda olan ve buranın şişman çocuklar için bir hapishane olduğunu anlayan Michele, bu şövalyelik ünvanını kullanarak klinikten kaçar. Anneannesinin evine giden yolu ararken ormanda yolunu yitiren tombul çocuk, konuşan bir Sansarcık ve sahibi Bay Kakkolen ile karşılaşır. Başarısız bir mucit olan Bay Kakkolen Michele'nin bir kahraman olmasını ve şövalyelik ünvanını gerçekten hak etmesini sağlar.”
İşte konusu kısaca özetlenen bu kitapta önemli sorunlara parmak basılmakta, olaylara sekiz yaşındaki yalnız bir çocuğun gözünden bakılmaktadır.
Mesela kitabın bir yerinde şu ifadeler geçmektedir:
“Şu dünyada esrarlı mı esrarlı bir durum vardır da en önemlisi şudur: Çocuklar, büyüklerin ne istediklerini her zaman anlarlar; ama büyükler, çocukların ne istediklerini hemen hemen hiçbir zaman anlayamazlar. Daima çocukların şunu ya da bunu istediklerini düşünürler, oysa bu doğru değildir. Çocuklar sadece nazik davranmak için onlara boyun eğerler, ya da boyun eğmiş gibi yaparlar.”
Tekrar söylüyorum: Kitabın üzerindeki 7+(kız-erkek) uyarısına aldanıp bu kitabın sadece çocuklara yazıldığını zannetmeyin.
Hayallerini ve rüyalarını kaybeden insanları, yani anne ve babaları, daha sağlıklı çocuklar yetiştirmeleri için normalleşmeye davet eden kitabı mutlaka her anne baba okumalı. Hatta içindeki çocuğa sarılmak, insanı anlamak isteyen herkes talibi olmalı diye düşünüyorum.
Çünkü kitaptaki şu tespit çok yerinde: “Hiçbir ana baba çocuğundan hoşnut değil. Kimi çok yiyor, kimi çok aç, kimi çok konuşuyor, kimi suskun, kimi bulutları seyretmekten hoşlanıyor, kimi gözlerini bir kez bile yukarı çevirmiyor. Anlayacağın bugünün dünyasında yolunda giden hiçbir çocuk yok.”
Bu kitabı ilk kez okuyup bitirdiğim gün BAŞLANGIÇ adlı sinema filmini izlemiştim. Kitap ve film öyle güzel zihin yap-boz'umda yerini bulmuştu. Bu ayrıntıyı da vermek istedim. İzlemeyenler için iyi bir film olduğunu belirteyim ve konuya tekrar döneyim:
Sevgi, emek ister ya, kalbi dolduracak gerçek sevgiye giden yolda kendi sevgi depolarımızı dolu tutalım, hayallerimizin peşinden koşmayı ihmal etmeden, güzel rüyalardan güzel sabahlara uyanalım ki, sevgi dolu nesiller yetiştirebilelim.
Bu gün topluma hakim olan nefret dilini düşününce söylediklerim bir ütopya gibi gelebilir. Ama doğrular değişmez. Sevginin katına daha hızlı yükselebilmek için aklımızı başımıza almamız gerek. Belki de bu günkü gibi duvara toslamamıza az kalmış olması bir umuttur. Düşecek bir yer kalmayınca mecburen yönümüzü yukarı çevireceğiz. İşte o zaman bu kitaplar bize güç verecek.
Sevgi duygusunu yaşayan bir toplum için tek yol, başta kendimizi, içimizdeki çocuğu sevmek, sonra da kendi çocuklarımızdan başlayarak tüm çocukları bağrımıza basmaktır.
Keyifli okumalar, iyi seyirler.
Çocuk kitapları diye geçmemek lazım. Çok şey katabiliyor insana. Kitap güzele benziyor. Emeğinize sağlık:)
YanıtlaSilteşekkürler ebemkuşağı 11 gün sonra yoruma cevap verdiğim için özür diliyorum bir süredir evden uzaktayım telefonumda da blog yüklü değil yorum mesajları da emaile gelsin diye bir ayar yapmamışım herhalde resmen blogculuğu unutmuşum vakit buldukça buraları karıştırıp hatırlayacağım blog işlerini tombul bir çocuk değildim kitap beni çok etkilemişti umarım okuma fırsatınız olur
SilBu yorum yazar tarafından silindi.
Silmelabaaaaaağ hoşgeldiiin. twit instaya da geldim. blogları üye olmadan izliyom. ama iyi izleriim. dur sana arkadaş getircem yalnız olmucaaaaan işteee :)
YanıtlaSilsevgili deeptone ebemkuşağına da açıkladığım gibi halim yamandı. EVSİZ telefonsuz bilgisayarsız wifisiz blog kurup yazmaya kalkarsan unuttuğun ayarları farketmezsen sana hatırlatan arkadaşların olmasa yorumlardan bihaber yaşarsın sana çok teşekkür ediyorum hızlı bir blog takipçisisin bir zamanlar ben de öyleydim ama hayat yordu daha ne yapsam bilemediğim günlerde bu blog umut olsun diye doğdu umarım desteklerinizle yazma okuma paylaşma gayretim sürer aslında yazmak için biriken çok malzemem var elimde ama kafam yazacak dinginliğe henüz ulaşamadı yazarken zorlamam kelimeler camdandır yazıya teslim olurum bazen saatlerce yazarım bazen haftalarca yazmam ama yine de zorlama yok bir arkadaşım vardı günlük 1000 kelime yazma hedefi koymuş kendine yazamazsa 1000 kelime yazacağım diye sayfalarca yazıyordu ta ki 1000 kelime olana kadar sanırım şimdilerde gittiği bir kurstan hoca azmini görünce haftalık kitap tanıtımı yazdırıyormuş iyi bir yayınevi için ama ben yazma ya da okumamı kontrol altına alabilen biri değilim nasıl gelirse nasıl olursa o kadar klsaik bir blogcu da olamıyorum ne diyelim sağlık olsun desteğin için tekrar teşekkür ederim
Silhımmmm piki bakalım :)
Silbu kitabı duymadım. hoşmuş konusu. okurum yanii. genelde büyükler küçüklere kötü örnek oluyorlar, kötü model.
YanıtlaSilBu kadar güzel anlatılırsa bir kitap okunur tabii ki. :)
YanıtlaSilsağolun:) iyi okumalar
SilDeeptone'dan geliyorum, bilin istedim.
YanıtlaSilsağolsun deeptone:) beğendiğiniz yazıları siz de paylaşabilirsiniz malum buralarda yeniyim
SilMerhaba;
YanıtlaSilYazıların çok anlamlı heleki bu kitabı hiç bilmiyordum galiba bilsemde okumazdım ama gerçekten her yaşa hitab eden bir kitap açıklayınca ne kadar anlamlı olduğu anladım teşekkürler canım:)
sağolun sevdiğim kitaplardan kesinlikle tavsiye ederim
Silne güzel tarif etmişsin,"Hayallerini ve rüyalarını kaybeden insanları, yani anne ve babaları, daha sağlıklı çocuklar yetiştirmeleri için normalleşmeye davet eden kitabı mutlaka her anne baba okumalı. " bence de her anne,baba ve çocuk yetiştiren her ebeveyn okumalı bu kitabı..emeğine sağlık..🙂
YanıtlaSilTeşekkürler:)
SilMeraba :) çocuklara kimileri zaman kimileride para ve lüks yaşam ayırıyor. Bilemiyorum hangisine daha cok ihtiyaclari var ama ben zaman ayiranlardanim :)
YanıtlaSilGüzel bir kitaba benziyor tesekkr ederiz :)
En iyisini yapıyorsunuz izlediğim bir psikiyatr cocugunuzun ilk 4 yılında ona vakit ayırırsanız evladınızın 40 yılını kurtarırsınız demişti ben de bunu yaptım cocugunuzun her anında yanında oldum 4 yasına gelince işe döndüm herkesin bu imkanı olmaz ama vakti nitelikli geçirmek sık sık sarılmak koşulsuz sevmek eleştirmeden farkındalığını geliştir ek lazım ki yarınlar güzel olsun
Sil